- Haberler
- Konya
- Konya Aydınlar Ocağı Hattat Hüseyin Öksüz'ün 80. Doğum yılında vefa programı düzenledi
Konya Aydınlar Ocağı Hattat Hüseyin Öksüz'ün 80. Doğum yılında vefa programı düzenledi
Konya Aydınlar Ocağı ve Meram Belediyesi işbirliği ile Hattat Hüseyin Öksüz 'ün doğumunun 80. yılında hocaya saygı gecesi düzenlendi. Tantavi Kültür Merkezinde yapılan programda Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ve öğrencilerinden merkez vaizi Eski Müftü Kuddusi Doğan Hattat Dr. Hüseyin Öksüz ile ilgili hatıralarını anlatırken 105 yaşındaki kayınpederi Mehmet Ali Sayar'ın kürsüde damadı ile ilgili konuşması sırasında duygusal anlar yaşandı.
Eğitimci yazar Hasan Yaşar’ın sunumunu yaptığı programın açılış konuşmasında Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü kültür seviyesi yüksek milletlerin hegomanya altına girmediklerine dikkat çekerek, “Kültürel değerleri ve bu değerlere bağlılığı zayıf toplumlar hegomanyaya çabuk girerler. Büyük devletler, zayıf devletlerin işine hep karışmıştır. Zayıflar ve mağlup daima büyükleri taklit ederler. Bu komplekse kapılmaktır. Osmanlı’da güçlü olduğu dönemlerde taklit edilmiş, değerlerinden uzaklaştıkça da Fransa merkezli batıyı taklit etmeye başlamıştır” dedi.
Hüseyin Öksüz, medar-ı iftiharımız
Osmanlı’nın şiirde, musiki de hat sanatında daima zirvede olduğuna da vurgu yapan Güçlü, “Başka sahalarda batıdan geri kalsak da kültürel değerimizde geri kalmadık. Hüsn-ü Hat Müslümanlara özgü bir sanattır. Hüseyin Öksüz abi de bizim medar-ı iftiharımızdır” diyerek sözlerini tamamladı.
Daha sonra kürsüye gelen konuşmacılardan eski Müftü ve merkez vaizi Kuddusi Doğan, 80. doğum yılında vefa gösterip Hattat Hüseyin Öksüz için program tertip eden Konya Ayınlar Ocağı ve Meram Belediyesine teşekkür ederek, “Ben Hüseyin Öksüz hocamla İlahiyat Fakültesini bitirdikten sonra 1991 yılında Tahir Güçlü vasıtasıyla tanıştım. Hattatlık hiç aklımda yoktu ama kendisinden ders aldık, sülüs meşk ettik” dedi.
Hüseyin Öksüz’ün güler yüzlü, esprili, şakacı bir insan olduğuna dikkat çeken Doğan, “Öğrencisinin güzel yazmasından keyif alan, güzel yazamayanları ümitsizliğe sevk etmeyen, bir insandır. 1991’den 1998’e kadar kesintisiz ders almaya devam ettim. Önceleri matbaacıdan aldığımız kâğıda yazıyorduk. Sonra soğan kabuklarını kaynatıp kâğıdı boyayarak ona yazmaya başladım. Hocam bu usulü çok beğendi ve boyamam için kâğıtlar verdi. Fakat ebat büyüyünce boyamak zor oldu. Bunun üzerine geniş bir tekne yaptırıp getirdi. Bir seferinde de (Mahallede soğan kalmadı) deyince evime bir kamyonet dolusu soğan getirdi. O soğanların kabuğunu biz kâğıt boyamada kullanırken içlerini de komşulara ikram ettik” diye onuştu.
Hüseyin Öksüz’ün halden anlayan bir insan olduğunu da vurgulayan Doğan, “Bir gün hanım, tüpün bittiğini söyledi ama cebimde çok az para vardı. Meşkimi ve boyadığım kâğıtları hocama götürdüm. Çok memnun oldu ve cebinden yüz bin lira çıkarıp bana verdi. O zamanlar paramızda çok sıfır vardı, şimdiki yüz bin lira değil tabii. Hocam, söylemediğim halde ihtiyacımı karşılamış oldu” diyerek sözlerini tamamladı.
Daha sonra söz alan Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, konuşmasında Hattat Hüseyin Öksüz hakkında yazılan kitaplara ve makalelere işaret ederek, “Dedesi Aşağı Hadim’den Yarma’ya gelen Hüseyin kardeşimiz 1944 yılında dünyaya gelmiş, daha sonra da Konya’ya taşınmışlar. Ben Fahrünnisa Mahallesinde dünyaya geldim ama Hüseyin kardeşim gibi benim de Konya’da doğup büyüdüğüm mahallemin adı artık yok” dedi.
Hüseyin Öksüz’ün İstanbul’da Eczacılık Fakültesi okuduğu yıllarda hat sanatına gönül verdiğini de ifade eden Sakaoğlu, Hattat Hamit Aytaç’a talebe olup meşk eden kardeşimiz çok kıymetli eserler verdi, dereceler aldı. İyi de bir musikişinastır, neyzendir, ney üflemesiyle bilinir. Nüktedandır, bezm-i muhabbet kültür sohbetlerinde güzel fıkralar, nükteler anlatır” diyerek konuşmasını tamamladı.
Hüseyin Öksüz ile ilgili hazırlanan video belgeselde de kardeş merhum Diş doktoru İsmail Öksüz ve talebeleri Hüseyin Öksüz’ü anlattı. Talebelerinden Murat Okumuş’un “Hüseyin Öksüz’e Methiye” şiirini okuduğu programda son konuşmayı ise kayınpederi Mehmet Ali Sayar yaptı. “Kızımıza talip olduklarında hocalarıyla görüştüm. Çok kabiliyetli ve beyefendi bir insan olduğunu ifade ettiler. O tarihte eczacılık okuyordu. Makul gördük ve evlendirdik” diyerek sözlerine başlayan Sayar, “Hüseyin bey eczacı, hat sanatçısı ve neyzendir. Kabiliyetlerinden birisi de; üflediği neyleri kamıştan kendisi yapardı” diyerek Öksüz’ün bilinmeyen bir başka yönünü anlattı.
Kendinin 1938’den beri DYO boyaların Konya bayisi olduğunu kaydeden Sayar, “Matbaa mürekkebi çıktığında Hüseyin beyi Matbaa Mürekkepleri Müdürlüğüne getirdik ama üniversitelerden pek çok talep gelince oraya transfer oldu. Onda kimsenin göremediği kadar sabır vardır” diyerek sözlerini tamamladı.
Program sonunda Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Başkan Yardımcısı Mustafa Sinan Ümit ve program yönetmeni Hasan Yaşar, Hattat Hüseyin Öksüz, Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ve Kuddusi Doğan’a hediye takdime etti.